Sosyal paylaşım sitelerini; ilişki durumumuzu, ruh halimizi, özel hayatımızı, uygulayamasak da bize doğru gelen anlık fikirlerimizi paylaşmak için kullanır olduk sadece.. Bu araçları, geleceğimiz için de kullanabilir, ülkemizin tarihini, kendi sayfalarımızda paylaşabiliriz. Bilhassa bize miras kalan bu geçmişi; çocuklarımıza, gençlere, öğrencilerimize anlatalım. Zira ülkemizin geleceğinin buna gerçekten ihtiyacı olabilir. Bu tarihin unuttulmasına müsade etmeyelim. Bu geçmişimizi öğrenmemiş ve okullarında öğrenmeyecek olan yeni nesile öğretelim! Cumhuriyet, sadece uygun düşecek günlerde meydanlarda biraz bağırmakla ne yaşatılır ne de yükseltilebilir!
Ve gençler; iyi bir insan olmaya kafa yorunuz, almış olduğunuz eğitimin açıklarını kendi kişisel çabalarınızla kapatınız.
Gençler; hayatı sorgulayın, çünkü eninde sonunda yaşamın soruları herkesin karşısıza çıkacak.. Tarihi ve gündemi takip etmeye çalışın, çünkü geleceğimiz için donanımlı olmanız gerekebilir. Biliyorum, ilk başlarda belki pek birşey anlamayacak, hatta sıkılacaksınız, Ve son olarak araştırmacı bir insan olun ve sizden küçükleri siz de bu doğrultuda yönlendirin lütfen..
Cumhuriyetin İlanı
ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nda, birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın
belli başlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte
olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar,Fransızlar,İtalyanlar tarafından paylaşıldı.
Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa,19 Mayıs 1919'da Samsun'a
geldi. Erzurum'da, Sivas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir
egemenlik var,o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü
kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri
-milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde
toplandı. Bu gün TBMM açılmış oldu.
Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde
Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan
efeler, dadaşlar, seğmenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular.Öte yandan
düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da ,Dumlupınar'da savaştılar. Kurtuluş Savaşı; yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla hatta çocuklarıyla savaşılıp, düşmanlardan kurtarıldı.
Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçtı.
İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin
yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.
İkinci dönem, Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını yaptı. 13
Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu. Atatürk; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın
belirlenmesinden sonra, çoktandır tasarladığı Cumhuriyetin ilanı üzerinde
hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da
yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz."Dedi.
29 Ekim 1923 günü Atatürk,milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı
hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi.Meclis
önergeyi kabul etti. Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk
kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet'in ilanı
yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.
Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus
temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet
yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her
yurttaşın görevidir.
29 Ekim 1923'den tam 10 yıl sonra....
Atatürk'ün 10. yıl nutku'ndan
"Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus, bayramını daha
büyük onurla, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden
dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene !"
Ankara, 29 Ekim 1933
Buruk duygular ve savaşçı ruh halimle;
CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN..
Yarın sokaklardayım !!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder