Güzel bir sabaha gözlerimi açtığımda, mutlulukla başlarım güne. Gülümseyerek bir rütiel ile karşılarım ki onu, o da bana güzellikler getirsin :)
Bazen belki, bir ağrı ile uyanırsınız, belki biri sizi üzmüştür, ya da bir yakınınız için endişeleniyorsunuzdur. Böyle olduğunda güne tam bir mutlulukla başlayamayabilirsiniz. Bunu yapamadığınızda, konu ile ve hayat ile ilgili yapmanız gereken şeyleri yerine getirip, sadece bilincinizi güzellikleri görebileceğiniz yönlere kaydırın. Odağınızı, negatif hissettiğiniz fiziksel ya da ruhsal acılarınızdan farklı yöne odaklayın. Ve o odakta ilahi güzellikte olan hayatı, insanları, hayvanları ve bitkileri görmeye çalışın...;)
Translate
18 Aralık 2012 Salı
16 Aralık 2012 Pazar
Bu dünyada işimiz ne?
Kendimi bildim bileli, en çok araştırdığım konulardan bir kuple..
İlk kez çocukluk yıllarımda sorduğum bir soruydu; Bu dünyaya neden geldik? sorusu. Bu soru, daha o yaşlarda, bir çok soruyu beraberinde getirmiş ve annemin tavsiyesi üzerine bir defter edinip sorularımı ve kendimce bulduğum cevapları yeni öğrendiğim okuma-yazma ile oraya yazmaya başlamıştım. Cevaplardan çok net hatırladığım ve hala inandığım şu:
Tanrı/Allah nedir?
"Aslında bizim görebileceğimiz birşey, çünkü halıların içinde olan tozlarda bile o var bence." idi.
Bu dünyaya neden geldik sorusu ise o yıllarda ve sonrasında değişik cevaplara sahip oldu bende. Sonuç olarak bu sorunun cevabı bende hangi noktada, paylaşmak istedim.
Herkesin bu dünyaya gelme amacı varken, bir de kollektif bilinç denilen bir şey olduğundan sözedilir. Bu kollektif bilincin küçük topluluklardan, toplumlara, toplumlardan dünya insanlarına kadar ayrı ayrı ve kendi içerilerinde ortak gerçeklikleri vardır.
Hepimiz bu dünyaya gelmeye gönüllü varlıklardık ki, tek gerçek amacımıza ulaşalım. Ailemizi ve uygun ortamı en çok öğrenebileceğimiz şekilde seçtik. Tek gerçek amaç; İlahi güce, Nedensiz nedene, Büyük enerjiye, Yaradana ulaşmak.. Tüm kitaplarda bahsedildiği gibi, O enerji ile bütün olmak ve ona teslim olmak..
Bu üç boyutlu dünyaya geldik çünkü kendimizde halletmemiz gereken şeyler var.. İşte bu yüzden, bunları elimizden geldiğince halletmeli ve geçici sorunlar, geçici güzellikler, geçici maddiat yerine; daha çok gülümseyerek, içimizdeki sevgiye odaklanmalı, onu daha da büyütmeli, onu sevdiklerimize yansıtmalı ve o enerji ile kalabilmeye çalışmalıyız. Bence cennet orada. Bugün hepimize daha güzel bir gelecek (cennet) diliyorum :)
İlk kez çocukluk yıllarımda sorduğum bir soruydu; Bu dünyaya neden geldik? sorusu. Bu soru, daha o yaşlarda, bir çok soruyu beraberinde getirmiş ve annemin tavsiyesi üzerine bir defter edinip sorularımı ve kendimce bulduğum cevapları yeni öğrendiğim okuma-yazma ile oraya yazmaya başlamıştım. Cevaplardan çok net hatırladığım ve hala inandığım şu:
Tanrı/Allah nedir?
"Aslında bizim görebileceğimiz birşey, çünkü halıların içinde olan tozlarda bile o var bence." idi.
Bu dünyaya neden geldik sorusu ise o yıllarda ve sonrasında değişik cevaplara sahip oldu bende. Sonuç olarak bu sorunun cevabı bende hangi noktada, paylaşmak istedim.
Herkesin bu dünyaya gelme amacı varken, bir de kollektif bilinç denilen bir şey olduğundan sözedilir. Bu kollektif bilincin küçük topluluklardan, toplumlara, toplumlardan dünya insanlarına kadar ayrı ayrı ve kendi içerilerinde ortak gerçeklikleri vardır.
Hepimiz bu dünyaya gelmeye gönüllü varlıklardık ki, tek gerçek amacımıza ulaşalım. Ailemizi ve uygun ortamı en çok öğrenebileceğimiz şekilde seçtik. Tek gerçek amaç; İlahi güce, Nedensiz nedene, Büyük enerjiye, Yaradana ulaşmak.. Tüm kitaplarda bahsedildiği gibi, O enerji ile bütün olmak ve ona teslim olmak..
Bu üç boyutlu dünyaya geldik çünkü kendimizde halletmemiz gereken şeyler var.. İşte bu yüzden, bunları elimizden geldiğince halletmeli ve geçici sorunlar, geçici güzellikler, geçici maddiat yerine; daha çok gülümseyerek, içimizdeki sevgiye odaklanmalı, onu daha da büyütmeli, onu sevdiklerimize yansıtmalı ve o enerji ile kalabilmeye çalışmalıyız. Bence cennet orada. Bugün hepimize daha güzel bir gelecek (cennet) diliyorum :)
1 Aralık 2012 Cumartesi
KLARİSSİMO
Nedir klarissimo?
Önce Klarinet'ten başlayalım :)
Pianissimo'ları (hafif ve az ses) oldukça rahat yapabilen bir enstrümandır klarinet, nam-ı diğer klarnet.
Etimolojisi şöyle; kelimenin aslı “klarinet" latince aydınlık anlamına gelen bir kökten türemekle birlikte ona bu adı veren sey, gercekten de aydinlik ve parlak bir tonu olmasidir… Ancak tdk, ne yazık ki "klarnet" olarak kabul etmektedir. Umarım ilerki yıllarda "kılarnet" yapmazlar.. Fransa orjinli olan çalgının iki çeşidi yaygındır; sol klarinet, balkan ve Türk müziklerinde kullanılır. Si bemol klarinet ise, genelde klasik batı müziginde ve cazda kullanılan çeşittir. Eğer alınan nefes, içerde dönüştürülerek aşkla verilirse, kulaklarda duyulan içimizdeki bir evdir klarinet.
İşte bu enstrümanı icra etmeye çalışırken, meslektaşlarımızla aramızda konuştuğumuz, bir kaç kişiden oluşan bir grup kurmaktı hayalımız.. Ve sonunda 4 Aralık 2012 salı akşamı aassm'nde doğacak olan çocuğumuz. Bu konser için provalar yaparken, seyircilerin keyifli ve eğlenceli zaman geçirmesi ilk hedefimizdi. Bir de içimizden geldi ve size bazı sürprizler hazırladık :) Biz çalarken çok mutlu oluyoruz, umarız size de güzel dakikalar yaşatırız.. Salı akşamı geleceklerle görüşmek üzere :)
Konser programımız:
Önce Klarinet'ten başlayalım :)
Pianissimo'ları (hafif ve az ses) oldukça rahat yapabilen bir enstrümandır klarinet, nam-ı diğer klarnet.
Etimolojisi şöyle; kelimenin aslı “klarinet" latince aydınlık anlamına gelen bir kökten türemekle birlikte ona bu adı veren sey, gercekten de aydinlik ve parlak bir tonu olmasidir… Ancak tdk, ne yazık ki "klarnet" olarak kabul etmektedir. Umarım ilerki yıllarda "kılarnet" yapmazlar.. Fransa orjinli olan çalgının iki çeşidi yaygındır; sol klarinet, balkan ve Türk müziklerinde kullanılır. Si bemol klarinet ise, genelde klasik batı müziginde ve cazda kullanılan çeşittir. Eğer alınan nefes, içerde dönüştürülerek aşkla verilirse, kulaklarda duyulan içimizdeki bir evdir klarinet.
İşte bu enstrümanı icra etmeye çalışırken, meslektaşlarımızla aramızda konuştuğumuz, bir kaç kişiden oluşan bir grup kurmaktı hayalımız.. Ve sonunda 4 Aralık 2012 salı akşamı aassm'nde doğacak olan çocuğumuz. Bu konser için provalar yaparken, seyircilerin keyifli ve eğlenceli zaman geçirmesi ilk hedefimizdi. Bir de içimizden geldi ve size bazı sürprizler hazırladık :) Biz çalarken çok mutlu oluyoruz, umarız size de güzel dakikalar yaşatırız.. Salı akşamı geleceklerle görüşmek üzere :)
Konser programımız:
Gioacchino Antonio Rossini - Sevil Berberi Üvertürü
Johann Sebastian Bach - Air on the G String
Jacques Boufil - Re Majör trio
Allegro ma non Troppo
Adagio Cantabile
Minuetto
Allegro ma non Troppo
Francis Poulenc - Klarnet ve Fagot için Sonat
Trés Rythmé
Romanze
Final
Georges Bizet - Carmen'den Aragonaise Süiti
- - - - - - ARA - - - - - -
Francis Poulenc - İki Klarnet için sonat
Presto
Andante
Vif
Johannes Brahms - Macar Dansı No. 5
Johann Strauss - Pizzicato Polka
Trish Trash Polka
“Perpetuum mobile" Müzikal bir şaka
Isaac Manuel Francisco Albéniz - Tango from Espana
George Gershwin - The Man I love
Johnny Mandel - The Shadow of your smile
Antonio Carlos Jobim - The Girl from Ipenema
Gişe:
AASSM: 0232 293 38 31
İzmir Sanat: 0232 293 40 49
İsmet İnönü: 0232 293 46 04
http://www.izmir.bel.tr/Kultursanat/Anasayfa
http://aassm.org.tr/
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
MÜZİĞİN BİLGELİĞİ II
Müzik ve İnsan Bir önceki yazının devamı olarak gelelim, iç hayat yaşamaya çalışan bizler için doğru seçilmiş bir müzik, hangi alanlarda ...
-
Piramitler ve Mısır oldum olası beni kendine çekmiştir. Hakkında çok fazla şey okumamış olsamda, tahmin ettiğim, kim bilir belki de hatırlad...
-
Adam fısıldadı: “ tanrım konuş benimle.” Ve bir kuş cıvıldadı ağaçta. Ama adam duymadı. Sonra adam bağırdı: “ tanrım konuş beniml...