Üzüntü
İle Başetmek Mümkün Mü?
Üzüntünün
yol açtığı etkiler tüm insanlar için sorun oluşturur. Üzüntü
anksiyetenin bir
şeklidir, gelecekle ilgili muhtemel bir olay için, tekrarlanan
döngüsel düşüncelerden dolayı oluşur. Kontrol dışında olan
zihnin kendini ifade ediş şeklidir ve yan etkisi de tükenmişlik
halidir.
Hiç
kimse üzülmek, endişe etmek istemez,
fakat ilginçtir ki, bazen, endişelenmediğimizde, olayları
umursamadığımızı ya da gelecek ile ilgili bir olasılık için
hiçbir şey yapmadan onu ihmal ettiğimizi düşünüyoruz.
Bu
nedenle, üzüntü ve endişe ile başedebilmek için, ilk
ihtiyacımız, temel psikolojik bir önerme üzerine çalışmaktır:
Zihnimizin
tek ihtiyacı, kişiliğimize ait olan her şeyi yeterince
bilemeyeceğimizi kabul etmektir.
Bir
insan yeni bir akıllı telefon ya da matkap vb. bir şey aldığında,
ilk yapacağı şey, kullanma kılavuzuna bakarak, nasıl
kullanacağını öğrenmek ve aldığı şeyin mekanizmasını
anlamak olacaktır. Ve daha da önemlisi onu nasıl kontrol edecek
olmasıdır.
Ne
yazık ki, zihnimizi nasıl kullanacağımız ile ilgili aynı
şekilde düşünmüyoruz. Sadece kontağı çevirmemiz ve zihni
otomatik olarak çalışmasına izin vermemiz gerekiyor. Farzedelim
ki, en iyi sonucu bulmak için çaba sarfetmemize gerek yok.
Yaratma
potansiyali olan güzel bir müzik yerine, dikkati rastgele notalara,
seslere verince sizce zihnimizde neler oluyor?
Geçmişte
birçok medeniyet, enerjilerini teknolojiyi geliştirmeye
vermemişlerdir, fakat hakikati ve insanoğlunu anlamaya
çalışmışlardır. Zihnimizdeki karışık elementlerin
niteliklerinin bazıları pozitif, bazıları ise negatiftir. O
yüzden genel olarak zihnimiz, iki farklı bakış açısı ile
hareket eder:
Düşük
Bilinç ve Yüksek Bilinç.
Budizm'e ait
ezoterik isimleri ise Kama-Manas (arzuların zihni) ve Manas (saf
akıl) olarak adlandırılır.
Endişe,
arzu zihnimize ait hayatta
kalma ile
ilgili içgüdüsel bir mekanizmadır. Arzularımızdan dolayı
endişeleniriz, herhangi birşeyin gerçekleşeceği veya
gerçekleşmeyeceği ile ilgili istekler. Olayları, şeyleri
yönlendirme ve hızlandırma isteğinin bir sonucudur bu. Rahatsız
edici bir düşünceyi sürekli düşünerek, onu besleriz ve onun
çoğalmasına yardım ederiz. Buraya kadar bir sorun yok, fakat
sonra zihnimiz, bedenimize ve duygularımıza fazlasıyla zulüm
edinceye kadar bunu yapmaya devam ederiz.
Düşük
bilincimizi kontrol etmek için, Manas'ı
aktive etmemiz gerekir. Zeka ile ilişkili olan yüksek bilinç,
seçme
eylemi ile ilişkilidir. Bu etimolojinin aslı şudur, zeka
akıllıca seçimler anlamına gelir.
Zekamız geliştiğikçe, bir taraftan; üretkenlik, kendimize ve
diğerlerine karşı yararlı olmak, tam zıttı olarak ise; diğer
taraftan arzuların kontrolünde, zararlı, bencil ve gereksiz olan
düşüncelerin arasında kalırız, ama aslında bunlar bize seçim
yapmamız için fırsatlar sunar.
Aynı
zamanda, antik Stoacı öğretilere başvurduğumuzda, onlar da bize
yol gösterir ve yardımcı olur. Özellikle Epiktetus, kontrol
edebileceğimiz ve kontrol edemeyeceğimiz şeyler arasındaki ayrımı
yapabilmemiz için bize cesaret verir. Bize endişe veren şeyleri
denetlemek, kullanışlı bir egzersizdir; gözlemleyerek
düşüncelerimizi değiştirebilir ve onlar üzerinde etki
yaratabiliriz. Eğer bunu yapabilirsek öngörü sahibi olabilir ve
her ne olursa olsun, pozitif bir sonuç alırız. Birçok sefer
denemek, anksiyete için en iyi tedavi yöntemidir.
Eğer
bunu değiştiremezsek, endişe edilecek hiç birşey olmaz, çünkü
zaten hiç bir yol bize yardımcı olmayacaktır.
Endişeye
düştüğümüzde, o bizim hakkımızdan gelmiştir ve havamızı
değiştirecek farklı bir değişiklik yapıp, hasta zihni tercihen
pozitif ve uyumlu olanla dağıtmak yararlı olabilir. Doğada bir
yürüyüş,bir arkadaşla farklı bir konuda sohbet, güzel bir
okuma, iyi seçilmiş huzur veren bir müzik, ya da zihni nefes
aldıracak her hangi bir şey olabilir.
Nihayetinde,
bilincimizi
yükseltebildiğimizde
farkındalık seviyemiz artacağından her şeye yepyeni
bir perspektifle
bakabileceğiz.
Gilad
Sommer
Çeviren:
Yonca Alpay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder