Düşündüm, çalıştım, araştırdım ve yine düşündüm
Alemlerden alemlere gezdi zihnim.
Hücredeki molekülde, oradan atomda yani mikrokozmozdayım
Düşündüm..
Benzettim..
Çıktım yola, ve
Böle böle bütünledim
1'deyim 10'dayım, her şeyin dönüşümle 1'e olmasında ve
Yine bütündeyim
Tüm renklerin tekrar tekrar beyaza dönmesindeyim.
Sonra Herkül'ü düşündürdü çalıştıklarım,
Güneş'teyim şimdi, makrokozmozda
Gezegenler, İnsan, Atalarımız ve yine insan,
Neler oluyor,
Bir küçülüyo bir büyüyor Dünya..
Güneş'in anlatmak istediği ile atomun benzerliği..
Sonra hayranlıkla gördüğüm, izlediğim,
Dinlediğim sanatları düşündüm
Sonra güzel kavramı ile tüm düşündüklerim uçuştu hiçe..
Hayranlık..
Gözlerde tebessümlü iki yaş..
Hepsi tek bir ses oldu şimdi
Zihnime binip, gezdim alemleri öyle bugün,
İnsan'ın merkezindeki BİR'in bilgisine doğru.
Duydum onu..
Sanat'ları, uygarlıklarlı, din'lerin asıl özünü
Ve bilimi yakıtım yapıp alıp başımı gittim öyle.
Translate
11 Haziran 2015 Perşembe
19 Nisan 2015 Pazar
15 Nisan 2015 Çarşamba
ÜZÜLMEYİ NASIL DURDURURUZ?
Üzüntü
İle Başetmek Mümkün Mü?
Üzüntünün
yol açtığı etkiler tüm insanlar için sorun oluşturur. Üzüntü
anksiyetenin bir
şeklidir, gelecekle ilgili muhtemel bir olay için, tekrarlanan
döngüsel düşüncelerden dolayı oluşur. Kontrol dışında olan
zihnin kendini ifade ediş şeklidir ve yan etkisi de tükenmişlik
halidir.
Hiç
kimse üzülmek, endişe etmek istemez,
fakat ilginçtir ki, bazen, endişelenmediğimizde, olayları
umursamadığımızı ya da gelecek ile ilgili bir olasılık için
hiçbir şey yapmadan onu ihmal ettiğimizi düşünüyoruz.
Bu
nedenle, üzüntü ve endişe ile başedebilmek için, ilk
ihtiyacımız, temel psikolojik bir önerme üzerine çalışmaktır:
Zihnimizin
tek ihtiyacı, kişiliğimize ait olan her şeyi yeterince
bilemeyeceğimizi kabul etmektir.
Bir
insan yeni bir akıllı telefon ya da matkap vb. bir şey aldığında,
ilk yapacağı şey, kullanma kılavuzuna bakarak, nasıl
kullanacağını öğrenmek ve aldığı şeyin mekanizmasını
anlamak olacaktır. Ve daha da önemlisi onu nasıl kontrol edecek
olmasıdır.
Ne
yazık ki, zihnimizi nasıl kullanacağımız ile ilgili aynı
şekilde düşünmüyoruz. Sadece kontağı çevirmemiz ve zihni
otomatik olarak çalışmasına izin vermemiz gerekiyor. Farzedelim
ki, en iyi sonucu bulmak için çaba sarfetmemize gerek yok.
Yaratma
potansiyali olan güzel bir müzik yerine, dikkati rastgele notalara,
seslere verince sizce zihnimizde neler oluyor?
Geçmişte
birçok medeniyet, enerjilerini teknolojiyi geliştirmeye
vermemişlerdir, fakat hakikati ve insanoğlunu anlamaya
çalışmışlardır. Zihnimizdeki karışık elementlerin
niteliklerinin bazıları pozitif, bazıları ise negatiftir. O
yüzden genel olarak zihnimiz, iki farklı bakış açısı ile
hareket eder:
Düşük
Bilinç ve Yüksek Bilinç.
Budizm'e ait
ezoterik isimleri ise Kama-Manas (arzuların zihni) ve Manas (saf
akıl) olarak adlandırılır.
Endişe,
arzu zihnimize ait hayatta
kalma ile
ilgili içgüdüsel bir mekanizmadır. Arzularımızdan dolayı
endişeleniriz, herhangi birşeyin gerçekleşeceği veya
gerçekleşmeyeceği ile ilgili istekler. Olayları, şeyleri
yönlendirme ve hızlandırma isteğinin bir sonucudur bu. Rahatsız
edici bir düşünceyi sürekli düşünerek, onu besleriz ve onun
çoğalmasına yardım ederiz. Buraya kadar bir sorun yok, fakat
sonra zihnimiz, bedenimize ve duygularımıza fazlasıyla zulüm
edinceye kadar bunu yapmaya devam ederiz.
Düşük
bilincimizi kontrol etmek için, Manas'ı
aktive etmemiz gerekir. Zeka ile ilişkili olan yüksek bilinç,
seçme
eylemi ile ilişkilidir. Bu etimolojinin aslı şudur, zeka
akıllıca seçimler anlamına gelir.
Zekamız geliştiğikçe, bir taraftan; üretkenlik, kendimize ve
diğerlerine karşı yararlı olmak, tam zıttı olarak ise; diğer
taraftan arzuların kontrolünde, zararlı, bencil ve gereksiz olan
düşüncelerin arasında kalırız, ama aslında bunlar bize seçim
yapmamız için fırsatlar sunar.
Aynı
zamanda, antik Stoacı öğretilere başvurduğumuzda, onlar da bize
yol gösterir ve yardımcı olur. Özellikle Epiktetus, kontrol
edebileceğimiz ve kontrol edemeyeceğimiz şeyler arasındaki ayrımı
yapabilmemiz için bize cesaret verir. Bize endişe veren şeyleri
denetlemek, kullanışlı bir egzersizdir; gözlemleyerek
düşüncelerimizi değiştirebilir ve onlar üzerinde etki
yaratabiliriz. Eğer bunu yapabilirsek öngörü sahibi olabilir ve
her ne olursa olsun, pozitif bir sonuç alırız. Birçok sefer
denemek, anksiyete için en iyi tedavi yöntemidir.
Eğer
bunu değiştiremezsek, endişe edilecek hiç birşey olmaz, çünkü
zaten hiç bir yol bize yardımcı olmayacaktır.
Endişeye
düştüğümüzde, o bizim hakkımızdan gelmiştir ve havamızı
değiştirecek farklı bir değişiklik yapıp, hasta zihni tercihen
pozitif ve uyumlu olanla dağıtmak yararlı olabilir. Doğada bir
yürüyüş,bir arkadaşla farklı bir konuda sohbet, güzel bir
okuma, iyi seçilmiş huzur veren bir müzik, ya da zihni nefes
aldıracak her hangi bir şey olabilir.
Nihayetinde,
bilincimizi
yükseltebildiğimizde
farkındalık seviyemiz artacağından her şeye yepyeni
bir perspektifle
bakabileceğiz.
Gilad
Sommer
Çeviren:
Yonca Alpay
4 Mart 2015 Çarşamba
UYAN!!
Konu ne diyorsunuz biliyorum. Daha önce "İŞARETLER" adlı bir yazı yazmıştım. Hayat, bize uyarı niteliğindeki bizim daha iyi birer insan olmamız için bize yön veren, bazen bizi koruyan, bazen ise eğitici ve öğretici bir sürü işaretlerden oluşur. Aslında size bir sır vereyim mi?Hayatın her saniyesi, her olay, doğa, her kişi tam olarak bunun için vardır ve olmuştur. Yani hayatın kendisi tam olarak budur. İşaretler. .
Ama bir yanılsama içinde tutturmuşuz gidiyoruz. İşimize gelenlere inanıyor, gelmeyenlere inanmıyor, olup olmadık öfkeleniyor, cezalar biçiyoruz. Üşeniyoruz, beş dakika bile zamanımız yok. Hmm hep de haksız değiliz. Çoğunlukla da aklımız hafızamız bize oyunlar oynuyor, arzularımız da oyalıyor..Ahh içimizdeki asıl şeytanlar..
Ama ya neden gelmiştik sonradan kendi ellerimizle mahvettigimiz bu güzel dünyaya?
İşaretler bize ne diyor?
Neyi hatırlatıyor?
Neyi hatırlamamız gerekiyor?
Biz aslında neyiz?
Bununla ilgili çok hoşuma giden bir söz var.
"Kendini ışıktan gelmiş ve ışığı saçmak üzere yaşayan bir varlık olarak kabul eden insandır. Sorunu, ışığı yansıttığını – yani aslında AY olduğunu – unutup, kendini GÜNEŞ sanmaya başlaması ve dünyanın kendi etrafında dönmesini talep etmesidir." Junoastrolojy*
Enerji istiyoruz, daha çok para, daha çok sevgi, daha daha daha..
Tüm saydığınız ve sayacağınız her şey enerjidir. Fizik kurallarından Termodinamik yasasına göre hiç bir enerji yoktan var edilemez ise, biz bir şeyler yapmadan da hiç bir istediğimiz bizim kucağımıza düşmeyecektir.Enerji sadece dönüşür.
Neden mutsuzsun?
Neden acı çekiyorsun?
Neyden uyanamıyorsun?
Savunma mekanizmaların ne?
Ya İşaretler nerede?
İşaretler her yerde, sakinleş, duy, dinle..
Savaşa başla, sonu senin zaferindir.
Hayat sana diyor ki;
"Beni duy, buradayım. Sen kendi üzerine çalışıp kendini tanıdıkça, bugüne kadar taktığın tüm maskeleri, kızgınlıkları, kırgınlıkları bıraktıkça, kapılar teker teker açılacak. Harekete geç, erteleme. Yarın değil şimdi.. Kendin için bir şey yapacaksan bunu yap ve devam et. Kendinle çalış. Evren sensin. Araştır, oku, düşün, yaz..Yarın değil, şimdi! An'da olmak budur.Bekleyerek hiç bir şey değişmeyecek. Hadi.. Geç olmadan uyan. Biliyorum zor ama oldukça zevkli bir yol. Kaybetme olasılığı yok.Tekrar söylüyorum pes etmezsen zafer senin. Simdi adım at, iste şimdinin gücü! !
YONCA ALPAY...:)
Tavsiyeler: Metin Hara "YOL" kitabı
*Junoastrolojy.com
Özellikle bayanlar için Seda Diker'in kitapları (özellikle "Aslında ayrılık da yoktur" ve "Duygu Simyacısı" kitapları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
MÜZİK VE SAĞLIK
Tüm dünyanın etkilendiği bu günlerde sağlık konusuna, sadece fizik plandaki bir olgu olarak değil, insanın sadece fizik olmadığını bilen fil...
-
Piramitler ve Mısır oldum olası beni kendine çekmiştir. Hakkında çok fazla şey okumamış olsamda, tahmin ettiğim, kim bilir belki de hatırlad...
-
Tüm dünyanın etkilendiği bu günlerde sağlık konusuna, sadece fizik plandaki bir olgu olarak değil, insanın sadece fizik olmadığını bilen fil...